Geçen günlerin birinde belgesel kategorisi altında rastladım, bu kurgu-belgesel tarzı yapıma.Zaten verilen ismi okuyunca bile kendine çeken bir yapıt, Merakla indirip izlemeye koyuldum ve içinden ağırlıklı olarak kuantum fiziği ve düşünce tarzı çıktı 🙂
Başlarda belgesel havasında ilerleyen yapım, ortalara doğru küçük küçük kurgularla canlandırılıyor, ve bu düşünce tarzı örneklendirilmiş oluyor. Bu konu hakkında çok okuyup araştırdığım için bana ekstra bir bilgi sağladığını sanmıyorum, ama örnek çeşitlendirmesi bakımından yapımı beğendim ve faydalı oldu.
Yapımda, konu hakkında bir kaç kişi sürekli (parça parça) görüşlerini belirtiyor. Kimi kuantum fiziği üstüne eğitim almış ve araştırmalar yapan profesör, kimi Hristiyan ilahiyatçı, kimi nöroloji uzmanı.. sanırım 5-6 kişiler.. Kuantum fiziğinin getirdiği yeni düşünce sistemini enine boyuna anlatıyorlar. Açıkçası izlemeye başlamadan önce çok saçma düşünceler bekliyordum, sonucunda dini görüşlerinin yorumlarına aşırı etki ediceğini düşünmüştüm, bu konuda biraz yanıldım sadece biraz.
İzlemeden önce zihnimden geçen diğer konu ise “kuantum düşünce tekniği” olmuştu. ülkemizde bu tarz kitaplar bolca mevcut. İste, evrene titreşim gönder ve o istekler sana olumlu olarak geri dönsün şeklindeki düşünceler. Kesinlikle olaya daha az felsefe yaparak yanaşılmış yapımda, buda ne tarz düşünceniz olursa olsun en azından saygınızı kazanmanıza yetiyor.
Cüzz’i iradenin üzerinde çok durulmuş, seçimler ve sonuçlar şeklindeki ilişki yumaklarınında. Beni mest eden tarafı ise, hayatın Rüya’dan ibaret şeklindeki bazı görüşleridi. Herşeyin yanılsamadan ibaret olduğu ve ‘insanların görmek istediklerini görmeleri’ yani görenin göz değil, beyin olduğunu bilimsel olarak ele almaları çok iyi bir nokta idi. Yapımın başlarında konuya giriş olarak vurgulanan bir diğer konu ise dış etkiler ve beynimizde oluşan algılar üzerineydi. Hangisi gerçek, hangisi acı gibi..
İnsan düşünebilen varlık, ve hayal edebiliyor fakat ilginç olanı bunun sınırları ne kadar ?, gerçeği görebilmek için nasıl bir ilme sahip olmak lazım.. bunlarda bahsi geçen satır aralarından sözler idi.
Geçtiğimiz yıllarda bir uzakdoğulu araştırmacının araştırmasının sonuçları olan, su moleküllerinin içinde bulunduğu ortama göre şekillenmesinin üstünde çok durulmuş, Yapımda, kendisini ayna karşısında beğenen bir kişinin içindeki su moleküllerinin ne kadarda güzel şekillere sahip olduğu, zıttı durumda ise karamsar bir şekle büründüğü..
Kendi yorumumunu yapıcak olursam, filmin sonundaki konuşmacıların yaptığı gibi kesin konuşmak yerine, Kainat neden var, Nereden geliyoruz, Nereye gidiyoruz, Amacımız ne ? gibi sorularına cevap vermek için daha bilimin bilmediği çok şey olduğu inancındayım. İnsan bildiği kadar düşünebilip hayal ettiği için, konuşmacıların kendi dünyalarından çıkan yorumlara kesinlikle katılmıyorum..
Evet, Emrah ne düşünüyor o ayrı bir yazı konusu..
—-
Merak edipte izlemek isteyenler için;
http://www.divxlerim.com/showthread.php?t=160411&highlight=biliyoruz