django-profile kurulumu ve dikkat edilmesi gereken noktalar.

Son yazdığım projede profil uygulamasına gerek duydum ve bunun için django-profile kullandım. Aslında içindeki demo uygulaması ve kurulum yönergeleri oldukça açık, yazma sebebim türkçe çevirisini yapmak niteliğinde.

Öncelikle python dizinine eklemek zorunda olduğunuz uygulamalar;

* Python Imaging Library http://www.pythonware.com/products/pil/ ,
* İndirdiğiniz django-profile içinden çıkan “userprofile” dizinini,
* gdata http://gdata-python-client.googlecode.com/files/gdata.py-1.1.0.tar.gz gdata içinden src klasörünün içindekiler kopyalanmalı.

* Google maps api key edinmelisiniz ve install.txt içindeki şekilde settings.py’yi düzenlemelisiniz.

* installed apps ve url.py değişikliğinide yaptıktan sonra django-profile içindeki media dizininin içeriğini kendi static media klasörünüze kopyalayın.

* django-profile/demo/templates içindeki dosyaları kendi tema klasörünüze kopyalayın. base.html kullanıyorsanız incelleyipte kopyalamanızda fayda var. Kendi base.html’iniz içine ilgili javascript dosyalarını eklemeyi unutmayın. Dilerseniz personal.html gibi dosyalara kendi araçlarınızı ekleyebilirsiniz.

* demoprofile örneğinde göreceğiniz models.py içeriği sizi yanıltmasın, userprofile’i settings.py’ye eklediğimiz için manage.py syncdb komutuyla gerekli tablolara sahip olacağız.

Bunları tamamladıktan sonra sanırım hiç bir sorun yaşamadan django-profile uygulamasını projenizde kullanabilirsiniz. Türkçe çeviri dosyası eksik, bunuda küçük bir çalışmayla halledebilirsiniz. Yaptığınız çeviriyi “locale” adındaki klasörün içinde oluşturmanız gerektiğinide belirteyim.

Yeni başlayanlara kolay sağlamasını umduğum anlatımım umarım birilerine faydalı olur.

PrestaShop için Ödeme Sistemi Çözümleri

AçıkKaynak dünyasının bilinen alış veriş sitesi çözümlerinden prestashop içinde bir sürü ödeme çözümünü barındırıyor. Posnet, 3DSecure, Paypal, GooglePos ve bir sürü benzeri modul. Ortak ödeme sistemi kullanmak istemiyorsanız ve daha profosyonel bir çözüm istiyorsanız, posnet ve 3d secure modellerini kullanmak zorundasınız.

Piyasada bir çok modul para ile satılmakta, Sistem açıkkaynak ama bir çok işe yarar ödeme sistemi için istenen meblalar bence çok yüksek. Posnet ve OOS sistemini kullanan iki modul test ettim. Bunları nette gerekli araştırma yaparak bulabilirsiniz.Bir çok kişi bu işten çıkar sağladığı için herkesin sözüne güvenmemeniz gerektiğini hatırlatırım. OOS sistemini kullanan modulu prestashop forumlarında bulunabilir.
-Posnet (modüllü) sabit ip ve 128 bit uyumlu ssl gerektiriyor, eğer bunlara sahipseniz yada olacaksanız, est api gibi basitçe işinizi gören fakat taksit yapmayan bir modul kullanabilirsiniz. Bu sayede müşterileriniz ödemeyi sizin siteniz üzerinden yaparlar. Her hangi bir yönlendirmeye gerek kalmaz. Ödeme bilgisini ve doğrulamayı vs panelinize yansıtır. Aynı durum oos sitemini kullanan modul için geçerli değil.
-OOS, ortak ödeme sayfası ile ödeme işlemi ise, basit bir yönlendirme ile sizi bankanızın ödeme ekranına yönlendiriyor ve kredi kartı bilgileri burada girilerek ödeme gerçekleştiriliyor. Çoğu kişinin ihtiyacına cevap vereceğini düşünmüyorum fakat hiç yoktan iyidir. Alternatif olarak kullanıyorum.
Tecrübesiz kullanıcılar için önemli notlar:


-Sahip olduğunuz sabit ip’nizi bankanıza bildirin, ve sisteminizin bu ip üzerinden çalıştığına emin olun. Çoğu zaman (hosting’den kaynaklı) sabit ip’niz haricindeki bir ip, bankanız ile iletişime geçmeye çalışıyor. Bu sorunu hata kodlarından anlayabilirsiniz.
-Bankanızın size verdiği verileri eksiksiz olarak module ekleyin, ve posnet yönetici ekranından “anahtar” oluşturun. İlk seferimde anahtar konusu nedeniyle çok zorluk çekmiştim. Ne yazık ki bazı bankaların dökümantasyonları başarısız.
-Test ortamını denedikten sonra gerçek ortamda denemelere geçin. Bankanızın deneme araçlarını kullanın, hataları çoğu zaman sadece bu araçlar ile görebilirsiniz. Hata kodu göremeden kimse size yardımcı olamaz, hatayı kabul etmez.
Est Api ve diğer oos sistemi;

webfaction ve django

Ürettiğim küçük bir django proje (likedfeed) için webfaction’dan host aldım. Kurulumda karşılaştıklarımı not aldım ve bunları aktarmak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki hiçte zor değil.

Başlamadan önce ingilizceniz olmasa dahi izlemeniz gereken video
Bu konuyu araştırdığımda, bir blogger arkadaşın bu konuda yazdığı yazıyı buldum. Serkan yeterince bu konuyu aktarmış. Buradan buyurun. Bunun üzerine fazlaca söylenecek bir şey yok. Serkanın yazısının referansı ise webfaction’ın güzel dökümanı.
Paylaştığım iki linkide incelerseniz, aslında hiç sorunsuz bir kurulum yapabilirsiniz. Aklımda kalan bir kaç küçük noktayı başlık olarak belirtmeliyim ki;
-webfaction secure ftp bağlantısı ve ssh destekliyor. Sftp için, filezilla yeterli. İlk üye olduğunuz kullanıcı adı ile, sftp, ssh, mail, phpmyadmin vs tüm özellikleri bu kullanıcı adı ve şifresi ile kullanıyorsunuz. Dikkat edilmesi gereken husus ise, Bu özelliğin kullanıcı adı ne diyipte oluşturacağınız yeni kullanıcının aynı haklara sahip olmaması.Dilerseniz panelden, account kısmından dilediğiniz özelliğin şifresini değiştirebilirsiniz.
-Webfaction uygulama olarak bir sürü uygulama destekliyor, django, rails, drupal vs. Bunların en son stabil sürümleri bulunduğu gibi, eski sürümleri ilede çalışabiliyorsunuz. Aynı zamanda Svn ve Trac kurabilirsiniz. Svn ile bir proje üzerinde bir kaç geliştirici çok kolay çalışabilir. Tek olsanız dahi svn ile çalışmanız, düzenli olmanız adına iyi olucaktır. Svn ve trac kurulumu için bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim.
-Proje oluşturduğunuzda, projenin içinde otomatik oluşan myproject dizinini silip, kendi projenizi upload edin. Ardından wsgi dosyasını düzenleyin. Devamında Apache2 dizinindeki config klasöründeki dosyalarda gerekli değişikliği yapın. Herşey bittiğinde yapmanız gereken apache sunucusunu yeniden başlatmak. Apache2 dizinindeyken (ssh aracılığla) ./bin/restart komutu ile yeniden başlatabiliriz. Detaylı bilgi başta verdiğim bağlantılarda mevcut.
-Projenizin, bağlantısını panel-domain kısmından sağladığınızı varsayarsak, verdiğiniz domain ile sayfanızı sınayın. Olası hataları ise, logs klasöründen error.logs dosyasını okuyarak anlamaya çalışın. Başlıca karşılaşılan sorun import sorunları oluyor, projenizdeki veri yollarına dikkat etmeniz ve düzeltme yapmanız gerekebilir.
Aklımda kalan noktaları paylaştıktan sonra sizleri denemeniz için emrah.webfactional.com adresine bekliyorum. LikedFeed ismini verdiğim projemde küçük bir bağlantı paylaşım uygulaması. Çok eksiği var fakat vakit buldukça geliştiriyorum. Asıl amacım ise django bilgimi geliştirmek.

Satır aralarında

Son yazımın üzerinden epey zaman geçmiş. En son yazımdan girmişken yazıya yazmadan geçmiyeyim. Sqlite3 ile uğraşım iyi gidiyor, kendisini kullanıyorum ve seviyorum, aynı zamanda aynı projeyi mysql ilede geliştiriyorum. Veritabanı inşallah ileride büyürse aradaki farkları daha kolay anlayabileceğimi umuyorum.

Django ile geliştirdiğim projem hafif hafif şekillenmeye başladı. Yerel ağ üzerindende arkadaşlarıma test ettirerek hataları alıyorum. Jquery ilede sayfaları biraz coşturmak için araştırma halindeyim, yakın bir zamanda biraz da görsellik kattıktan sonra github.com’da yazdığım kodları paylaşacağım.

Niyet: Üşenmesem de şuraya her hafta yazsam.
İstek: Django kodlayanlar ortak bir kaynak oluştumaları (türkçe).
Dua: İlim ile ilimlenelim inşAllah.

Küçük bir proje ve Veritabanı seçimi

Yakın bir zamanda başladığım küçük çaplı başlayacak olup biraz daha büyümesini beklediğim bir proje için Sqlite kullanmaya karar verdim. Mysql mi, Sqlite mı diye gidip gelmeler oldu fakat sorunun cevabını projenin boyutu oluşturdu. Öğrendim ki Mysql büyük projelerde daha verimli.

Tabi projeye başladıktan sonrada Sqlite ile ilgili araştırmalarım devam ediyor. Sqlite’ı iyi anlatan 2006 çekimi google videosu oldukça yararlı oldu izlemenizi tavsiye ederim.

Sqlite ile ilgili karşılaştırmalarımı üzerinde daha net fikir sahibi olunca paylaşacağım. Mysql ile performans sonuçları vs gibi karşılaştırmalar üzerinde düşünüyorum.

Stajda Neler Yapıyorum..

Evvelen, çay taşıyıp bolca fotokopi çekmiyorum. Her stajyerin sorumlusu gibi, ilgilenen şahıslar var ve yapmanız gereken işleri tarif edip  yol haritası sunuyorlar. 

Staj yerimi tanıtıcak olursam;

İBB Coğrafi Bilgi Sistemlerinde(CBS) gerçekleştiriyorum stajımı. İlk duyuşta pekte bölümümle alakalı bir bölüm gibi gözükmüyor, fakat işin içine girince içeride coğrafyayla ilgili bilişim teknolojileri geliştiren bir kocaman ekip var. Halihazırda http://sehirrehberi.ibb.gov.tr hizmetini geliştiren ekip, akıllı telefonlar için trafik uygulaması ve harita uygulaması üzerindede geliştirmelerde bulunuyor. Özellikle birşey söyliyecek olursam, burada web uygulamalarında javascript’in ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladım 🙂

Kısaca bu kadar anlatayım, diğer projelerden söz etmem doğru olmaz. İstanbul için Google maps yerine şehirrehberini kullanın derim. Bizde daha fazla katman var 🙂

Ne @#!* Biliyoruz Ki!? ” What the Bleep Do We Know!?”

Geçen günlerin birinde belgesel kategorisi altında rastladım, bu kurgu-belgesel tarzı yapıma.Zaten verilen ismi okuyunca bile kendine çeken bir yapıt, Merakla indirip izlemeye koyuldum ve içinden ağırlıklı olarak kuantum fiziği ve düşünce tarzı çıktı 🙂

Başlarda belgesel havasında ilerleyen yapım, ortalara doğru küçük küçük kurgularla canlandırılıyor, ve bu düşünce tarzı örneklendirilmiş oluyor. Bu konu hakkında çok okuyup araştırdığım için bana ekstra bir bilgi sağladığını sanmıyorum, ama örnek çeşitlendirmesi bakımından yapımı beğendim ve faydalı oldu.

Yapımda, konu hakkında bir kaç kişi sürekli (parça parça) görüşlerini belirtiyor. Kimi kuantum fiziği üstüne eğitim almış ve araştırmalar yapan profesör, kimi Hristiyan ilahiyatçı, kimi nöroloji uzmanı.. sanırım 5-6 kişiler.. Kuantum fiziğinin getirdiği yeni düşünce sistemini enine boyuna anlatıyorlar. Açıkçası izlemeye başlamadan önce çok saçma düşünceler bekliyordum, sonucunda dini görüşlerinin yorumlarına aşırı etki ediceğini düşünmüştüm, bu konuda biraz yanıldım sadece biraz.

İzlemeden önce zihnimden geçen diğer konu ise “kuantum düşünce tekniği” olmuştu. ülkemizde bu tarz kitaplar bolca mevcut. İste, evrene titreşim gönder ve o istekler sana olumlu olarak geri dönsün şeklindeki düşünceler. Kesinlikle olaya daha az felsefe yaparak yanaşılmış yapımda, buda ne tarz düşünceniz olursa olsun en azından saygınızı kazanmanıza yetiyor.

Cüzz’i iradenin üzerinde çok durulmuş, seçimler ve sonuçlar şeklindeki ilişki yumaklarınında. Beni mest eden tarafı ise, hayatın Rüya’dan ibaret şeklindeki bazı görüşleridi. Herşeyin yanılsamadan ibaret olduğu ve ‘insanların görmek istediklerini görmeleri’ yani görenin göz değil, beyin olduğunu bilimsel olarak ele almaları çok iyi bir nokta idi. Yapımın başlarında konuya giriş olarak vurgulanan bir diğer konu ise dış etkiler ve beynimizde oluşan algılar üzerineydi. Hangisi gerçek, hangisi acı gibi..

İnsan düşünebilen varlık, ve hayal edebiliyor fakat ilginç olanı bunun sınırları ne kadar ?, gerçeği görebilmek için nasıl bir ilme sahip olmak lazım.. bunlarda bahsi geçen satır aralarından sözler idi.

Geçtiğimiz yıllarda bir uzakdoğulu araştırmacının araştırmasının sonuçları olan, su moleküllerinin içinde bulunduğu ortama göre şekillenmesinin üstünde çok durulmuş, Yapımda, kendisini ayna karşısında beğenen bir kişinin içindeki su moleküllerinin ne kadarda güzel şekillere sahip olduğu, zıttı durumda ise karamsar bir şekle büründüğü..

Kendi yorumumunu yapıcak olursam, filmin sonundaki konuşmacıların yaptığı gibi kesin konuşmak yerine, Kainat neden var, Nereden geliyoruz, Nereye gidiyoruz, Amacımız ne ? gibi sorularına cevap vermek için daha bilimin bilmediği çok şey olduğu inancındayım. İnsan bildiği kadar düşünebilip hayal ettiği için, konuşmacıların kendi dünyalarından çıkan yorumlara kesinlikle katılmıyorum..

Evet, Emrah ne düşünüyor o ayrı bir yazı konusu..

—-
Merak edipte izlemek isteyenler için;
http://www.divxlerim.com/showthread.php?t=160411&highlight=biliyoruz

Aman Nazar Değmesin

Öncelikle hemen -Amin- diyin, neden dediğimize geçeyim hemen. Efendim özgürlükiçin e-dergi 13, sayı çıkar çıkmaz anında her köşesini taradım yine süper sayı, özellikle Pardus proje yöneticisi Erkan Tekman beyin bizlere gelicek üç yıl için yapılacaklara dair paylaştıkları kısım harika. Geliştiri camiasını dahada geliştirmek ve daha sağlam temellere oturtmak için yapılacaklar listesini paylaşmış kendileri;

*Geliştiricilere özelliklede adayları için bir web sitesi hazırlanıyormuş. (Süper !)
*Mevcut teknik belgeler güncellenicekmiş. (Sanırım detaylı bilgi arayanlar için daha anlaşılır olucaktır.)
*Her yeni Pardus sürümü için bir web sitesi açılıcakmış. (Özellikle tanıtım için güzel olucaktır.)
*Tubitak UAKEA kapsamında Pardus geliştiricelerinin blogu olucakmış (ben halihazırda birkaçını zaten takip ediyorum, demek olmayanlar varmış :d )
*Geliştirici adayları için usta-çırak ilişkisi ayarlanacakmış (Pardus Jedi’ları yetişrilicek yakındır. )
*Geliştiricilere @developer.pardus.org.tr uzantılı mail adresleri tahsis dilecekimiş.

Efendim bunları okuduğumda heyecanlandım doğrusu. Gönüllü geliştiricilere verilen öneme bakın, ve camiayı tıkır tıkır işleyen bir yapıya sokmak için yapılan plana. Gerçekten bu listenin gerçekleşmesi durumunda Projenin çok daha fazla sayıda gönüllü tarafından geliştireceğini düşünüyorum.

Derginin bu ayki ana konusu kde4. Sanırım ben epey süredir kde4 kullanıyorum pardus 08.2 sistemimde ve bende çok stabil çalışıyor. Kde4 ilk olarak kullanıcının beceresine göre çok farklı izlenimler verebiliyor buna bizzat şahit oldum. Bilgisayar konusunda araştırmaktan hoşlanmayan biri için kabus gibi olabilir fakat azıcık araştırma kurcalama merakı olan birinin elinde bu masaüstü ortamı adeta bir şahesere dönebilir. Çok fonksiyonel, mükemel görünümlü, size müthiş ilham veren bir ortam bu kde4. Yeri geliyor bilmeyen kişilere kabaca anlatmaya başlıyorum ve o anda dahada sevgimin arttığını fark ediyorum 🙂

Kde4 kurup denemek isteyenlere bir kaç tavsiyem olucak. Lütfen sabırlı olun, şu özellik bundada varmı gibi garip sorular yerine herşeyi baştan keşfetme yolu bence daha iyi olucaktır. İnanın babanızın işletim sisteminnin masaüstü ortamında olmayan inanılmaz teknolojiler var, semantik arama, plasmoidler gibi. Başta dediğim gibi önce biraz araştırın ve kde4 kullanıcılarının ekran görüntülerini bir inceleyin çünkü kde4 varsayılın ilk görüntüsünde size epey garip gelebilir 🙂

madem ekran görüntüsü dedim birde kendimin masaÜSSÜ’nüde göstereyim..

Daha sık yazıcak inşallah.. 🙂

Heyecanlı Bir Furya..

Bu günlerde çevremde Pardus furyası başladı. Önceki sürümlerini hep denediğim fakat 2008.2 sürümünden sonra tamamen kullanmaya başladığım pardusu şuana kadar 5 kişiye kurdum, Bu 5 kişide tabi en az benim kadar meraklı kullanıcı olduğundan ortaya kartopu etkisi çıkıyor ve sonucunda okulda konuştuğumuz tek konu Pardus olup çıkıyor 🙂

Özellikle programlamaya meraklı olupta henüz gözle görülür bir program yazamayan kişilikleri içine çekiyor bu “Açık Kaynak Kod” dünyası. Benimde parduslu olmamdaki en büyük sebeb. İnsanların sıradan, pasif bir kullanıcı olmaktan çıkıp işletim sisteminin derinlerine inebilmesine olanak sağlayan linux dünyası takdir-i şayan bir gelişme sürdürüyor. Son zamanlarda patlak veren ekonomik krizin linux dünyasına çok yarayacağını belirten araştırmacılar mevcut, bu kişiler krizle birlikte mali yönetimlerin daha sıkı hale geldiklerini ve şirketlerin yada bireylerin harcamalarını çok daha iyi düzenlediklerini ve neticesinde bazı giderleri kesmeye gittiklerini ve bizi ilgilen nokta ise bu tarz olaylar neticesinde insanların ücretsiz alternatif sistemlere kayabileceği belirtiliyor.

İşin bu kısmında fazla takılmak istemiyorum, Geçen gece Hasan kardeşimin evinde gece geç saatlerdeki KDE maceramız sonrasında ben dahada heyecanlanmış durumdayım. Mevcut kullandığımız Kde 3.5’lu sistemden 4.1’e atlayış yaptığımız zaman gelişimin hangi seviyelerde olduğunu çok iyi görebiliyorsunuz. Her ne kadar kde 4.1 performans yönünden bizi tatmin etmesede sonucunda bunun doğru olmayan bir yükseltme olduğunu ve uyumsuzluklarının olduğunun bilincindeyiz. Her ne kadar performans tatmin etmesede bazı özellikler hemen yutkunulucak seviyede değil, insanın biraz ağzı açık kalıyor doğrusu 🙂

İçimizdeki bu heyecan sönmeden yapmak istediğimiz işler var;

*Daha fazla kişiye Pardus’u ulaştırmak
*Tanımadığımız kişilere bile bu tarz bir dünyanın varlığını anlatmak
*Üniversitemiz bünyesinde pardus etkinlikleri düzenlemek

Bunların yanına yazmadığım birkaç süpriz düşüncemizde mevcut, şuan hangi aşamadıyız derseniz;

*Bol bol kullanıcı kazandırıyoruz.
*Bol bol bilgi aktarımı gerçekleştiriyor ve her türlü soruya cevap vermeye çalışıyoruz.

Çok yakında yapmayı düşündüğümüz başka bir etkinlik ise pardus kullanıcılarından oluşan kitlenin keyifli sohbetini bir güzel çekip, yayınlamak. İnternette çok pardusu görüp okuduk yada pardus kullanıcılarının buluşma haberlerine aldık fakat hiç pardus kullanıcılarının sohbetlerine dahil olamadık, biz bunuda deniyeceğiz bakalım inşallah güzel bir görüntü ortaya çıkarda, gerilmeden sıkılmadan meraklı kitleyle paylaşırız 🙂

Tekele karşı verilen savaş

Biz bilgisayar kullanıcıları bir çok program kullanıyoruz ve windows ortamında kullandıklarımızın çoğu hem ücretli, hemde verilen paranın karşılığını hak etmeyecek cinste yavan programlar. Ben her sürümünü merakla takip edip denediğim Pardus işletim sisteminin son kararlı sürümü olan 2008.2 yi kullanmaya başladıktan sonra iyice açık kaynak kod dostu olmuş bir haldeyim 🙂

Hiç linux sürümleri kullanmamış bireylerce linux dağıtımlarının algısı çok yanlış bir kanı üzerine yoğunlaşmış durumda, donanım ve yazılım destek sorunları, görsellik gibi büyük önyargılar mevcut. Ulusal işletim sistemimiz ve özelliklede Ubuntu bu kanıyı kırmakta oldukça ciddi adımlar atıyorlar, örneğin ubuntu şu sloganla karşımıza çıkıyor; “bunu insanlar kullanıcak”. Pardus ise zaten bir alternatif olmayı amaçlayan ulusal proje olarak karşımızda. Özellikle Kde3.5 ve üzeri desteği bulunan dağıtımlar diğer işletim sistemlerine çok ciddi rakip olmaya başladılar, birde insanın içinde özgürlük hissi azda olsa var ise, Kde3.5 ve üzeri kullandıktan bu özgürlük hissi çok kolay gün yüzüne çıkabiliyor.

Bugün biz linux kullanıcıları windows ortamında olan programların çoğuna yada emsaline sahibiz, bunun için google’da küçük aramalar sonucunda devasal kaynaklara ulaşmanız mümkün. Halihazırda microsoft office uygulamasının en büyük rakibininde OpenOffice olduğunuda hatırlatayım, linux için GPL lisanlı ile kar amacı gütmeden geliştirilen bir yazılımın yüzlerce dolarlık benzerinden artıları olabileceğini göstermesi çok önemli bir ayrıntı. Son olarak programcılar ve adayları için Linux ortamında nasıl yazılım geliştirceğim sorusunu soranlar’a ilgili linkteki e-dergi’yi dikkatlice okumalarını ve faydalanmalarını istiyorum. Buyrun e-dergi

Pardus ve linux dağıtımlarına vereceğiniz destekten dolayı şimdiden teşekkürler.